10 Kasım 2016 Perşembe

Hamileliğin Beşinci - On Dördüncü Haftaları Arasında

(Cenin yaşamının on ikinci ila on beşinci haftaları)

Doğmamış Bebek

Hamileliğin beşinci ila on dördüncü haftaları arasında, bebek hızlı bir şekilde gelişir. Bu dönemde bebeğin bilimsel açıdan embriyo olmaktan çıkarak cenin hâlini alır. Beyindeki temel sinir sistemi ve omurga oluşmaya başlar. Dolaşım sistemi de gelişir ve gebeliğin başlangıcından sonraki yirmi beşinci günde kalp atmaya başlar. Bu dönemde sadece bezelye büyüklüğünde olan embriyonun gözleri, kulakları ve ağzı oluşmaya başlar. Embriyonun basit böbrekleri, bir karaciğeri, bir sindirim sistemi ve ilkel bir göbek bağı vardır. Yirmi altıncı günde, kol çıkıntıları görünmeye başlar. İki gün sonra, bacak çıkıntıları görünür.

Bebeğinizin cinsiyeti gebeliğin başlangıcında belirlenmiş olmasına rağmen, erkek ve kız bebeklerin anatomisi, embriyo henüz yedi haftalıkken aynı gibi görünür. Gelişmekte olan bacak çıkıntılarının arasında, cinsel tüberkül denen, İçinde doku topağı bulunan bir yarık vardır. Embriyonun karnının içinde iki embriyo cinsel bezleri bulunur. Yedinci haftada, eğer embriyo erkekse Y kromozom bu cinsel bezlerin androjen salgılamasını başlatırken, bu hormonlar yarığın İki tarafında hayaları oluşturmaya başlar. Androjenler aynı zamanda cinsel tüberkülün penise dönüşmesini de sağlar. Doğumdan önce, cinsel bezler karından hayalara inerek testİslerİ oluşturur. Bir dişi embriyoda ise, erkek hormonları bulunmadığından, yarık vulvaya (dış cinsel organlar) dönüşürken, cinsel tüberkül de bir klitorise dönüşür. Kız bebeğin karnında kalan cinsel bezler, yumurtalıklara dönüşür.

Sekiz Haftalık

Gebeliğin sekizinci haftasında (yani hamileliğin onuncu haftasında), embriyo yapısal olarak tamamlanır. Yüzünde gözleri, burnu, kulakları, dudakları ile ağzı, dili, damaklarında diş kökleri oluşmuştur. Kolların uçlarında parmakları ve parmak izleriyle eller vardır. Bacaklarda dizler, ayak bilekleri ve ayak parmakları oluşmuştur. Kollar ve bacaklar sekizinci haftada hareket etmeye başlar ama koordinasyonlu hareketler, gelişimin on dördüncü haftasına kadar başlamayacaktır. Henüz oldukça ilkel seviyede olmasına rağmen, beyin diğer organların fonksiyonlarını etkileyecek dürtüler gönderir; kalp daha güçlü atar; karaciğer alyuvar üretir. Embriyo günde 1 milimetre kadar büyürken, farklı günlerde farklı bölümleri gelişir. Cenin ömrünün dokuzuncu haftasında (ya da gebeliğin on birinci haftasında), embriyo dönemi sona erer ve bebeğe artık cenin denir.

Cenin ömrünün ilk üç ayında, cenin oldukça hareketli hâle gelir ama muhtemelen henüz hareketleri hissedemezsiniz. Bu dönemdeyse bacaklar ve kollar oynar. Cenin kaşlarını çatabilir, gülümseyebilir, başparmağını emebilir, amniyotİk sıvıyı yutabilir ve amniyotik sıvıya steril İdrarını damlalar hâlinde bırakabilir. Sıvı her üç saatte bir tamamen değiştirilerek yenilenir. Ses telleri oluşmuştur ve ceninin solunum hareketleri başlamıştır (göğüs yükselip alçalır) ama elbette ki cenin amniyotik sıvı içinde olduğu için, hiçbir hava giriş-çıkışı olmaz. Ama amniyotik sıvıyı ciğerlerde solumak, gerçekten de akciğer gelişimine yardımcı olur. Onuncu ila on ikinci haftada, kalp atışları adına doppler denen bir ultrason stetoskobuyla tespit edilebilecek hâle gelir. Göz kapakları ceninin gözlerini örter ve altıncı aya kadar kapalı kalır. Hamileliğin on dördüncü haftasında, cenin yaklaşık 7,5 santim boyundadır ve 30 gram ağırlığındadır.

Plasenta ve Rahim

Hamileliğin ilk haftalarında uterus mukozası (endometıiyum) kalınlaşarak ve kan miktarı artarak, zengin bir besin kaynağı sağlar. Birinci aydaki gelişimin sonunda, ilci hafta öncesinde rahim duvarına uzanmış olan uzantılar (bu dönemden sonra bunlara koryonik villi adı verilir), ilkel bir plasenta oluşturur. Cenin kanı (doğmamış bebeğin kam) bu kök benzeri oluşumda dolaşırken, sizin kanınız da villinin etrafındaki (villilerin arasındaki alanlar) bölgelerde dolaşır. İki kan dolaşımını ayıran normalde karışmayan ince bir doku tabakası vardır.

Hücre bölünmesi ve farklılaşma adı verilen karmaşık bir süreçte, bebek, plasenta, zarlar (amniyon ve koryon) ve amniyotik sıvı, tek hücreli döllenmiş yumurtadan oluşumunu gerçekleştirir. Adına amnıyotik kese de denen zarlar, embriyoyu ve zamanla cenini sarar. Kesenin içindeki amniyotik sıvı, dışarıdan gelen darbeleri emerek, İçeride belli bir ısıyı koruyarak ve kolay hareket imkânı sağlayarak cenine yardımcı olur.

Hamileliğin on ikinci haftasında, plasenta tamamen oluşur ve hormon salgılayan bir organ olarak hizmet ederek, besin ve atık maddeleri değiştirir. Göbek bağı, plasentayı doğmamış bebeğinize bağlar. Bağ, ceninin göbeğinden yaklaşık olarak plasentanın ortasına doğru uzanır. Plasenta ve göbek bağı sayesinde, oksijen ve besinler -basit şekerler, protein, yağ, su, vitaminler ve mineraller gibi- sizin kanınızdan cenininkine aktarılır. Plasenta da kanınızdaki çoğu bakteriye karşı koruma sağlar ama çoğu virüs ve ilaç cenine ulaşabilir. Ceninden gelen atıklar, plasentada değiştirilir ve kanınız aracılığıyla dışarı atılmak üzere sizin böbreklerinize ve akciğerlerinize taşınır.

Çoklu hamilelik durumlarında, bir ya da daha fâzla plasenta olabilir. Çoğu tek yumurta ikizi aynı plasentayı paylaşır ama bazen ayrı plasentalar bulunabilir. Çift yumurta İkizlerinin ayrı plasentaları vardır ama bu plasentalar bazen birleşerek tek bir büyük organ hâline gelebilir.

Hamileliğin on dördüncü haftasında, rahminiz yaklaşık olarak bir greyfurt kadardır. Amniyotik sıvı rahim boşluğunu doldurur ve sürekli olarak sıvıyı saran zarların içindeki küçük kan damarlarıyla beslenir. Rahim boynu yaklaşık 2 İla 4 santimetre uzunluğundadır ve hamilelik öncesine oranla daha yumuşak olmasına rağmen, hâlâ sert durumdadır. Rahim ağzını dolduran sıvı, doğmamış bebeği koruyan bir engel oluşturur.

Anne Adayı

Bu dönemde, kendinizi alışık olmadığınız ölçüde yorgun hissedebilir, her zamankinden daha fazla uyuyabilirsiniz çünkü enerji kaynaklarınız üzerinde yeni talepler vardır ve metabolizma hızınız değişir. Hamileliğinizin İlk aylarında mide bulantıları veya kusmalarla da karşılaşabilirsiniz. Buna genellikle “sabah hastalığı” denmesine rağmen, günün herhangi bir saatinde olabilir. Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, plasentanın gelişimiyle salgılanan humarı chorionic gonadtropin (hCG) bunda rol oynuyor gibi görünmektedir. (Mide bulantılarına ve kusmalara dayanmanın yollan 4. Bölümde anlatılmıştır.)

Bazı kadınlar bu dönemde ağızlarında metalik bir tat fark ederler ama bunun nedeni bilinmemektedir. Göğüsleriniz ergenlik çağında gelişmesine rağmen, sütü üreten bezler siz hamile kalana kadar gelişmezler. Ostrojen, progesteron ve diğer hormonların seviyeleri hamilelik döneminde artarken, göğüsleriniz de bebeğinize süt sağlamak üzere değişim gösterir. Göğüsleriniz büyür ve hassaslaştıklarını hissedersiniz; damarlar görünür hâle gelebilir ve meme uçlarınızda hafif bir karıncalanma hissedersiniz. Meme uçları ve areola (meme uçlarının etrafındaki alan) büyür ve koyulaşır. Areolada küçük şişlikler (bunlara Montgomery bezleri denir), emzirmeye hazırlık olarak daha fazla sıvı üretecek şekilde büyür.

Büyüyen rahminiz idrar torbanıza basınç uygulayacağı için, daha sık tuvalete gitmeniz gerekebilir. Buna ek olarak, vajina sıvılarının salgılanması artar. Bu değişiklikler doğasında belirgin ama büyüklük açısından önemsiz olduğundan (rahmin üst kısmı kasık kemiğinize neredeyse ulaşmaz bile), göründüğünüzden daha farklı hissedersiniz.

Duygular

Fiziksel değişikliklere ek olarak, hamileliğin ilk ayları genellikle duygusal iniş-çıkışlarla doludur. Annelik düşüncesi bazen size çekici gelirken, bazen öyle olmayabilir. Çok kolay ağlayabilirsiniz. Bazen hamilelikle ilgili bu kadar mutluyken bazen moralinizin son derece bozuk olması sizi şaşırtabilir. Ruh hâli değiş ildik! eri çok güçlüdür ve sizin İçin zorluk yaratırken, eşinizin de daha anlayışlı olmasını gerektirir.

Hamile olduğunuzu öğrenmek, sizde ve eşinizde çok çeşitli ve karışık duygulara yaratabilir; Bir çocuk dünyaya getirmenin gururu, özgürlüğünüzü kaybetme korkusu, ilişkinizdeki değişikliklerle İlgili endişeler, genetik testlerin sonuçlarım beklerken bebeğinize odaklanma konusunda tereddütler, ebeveyn olma becerinizle ilgili şüpheler ve ebeveyn olmakla ilgili mutluluk. Düşüncelerinizi ve duygularınızı birbİrinizle paylaşmak, bu geçiş döneminde size yardımcı olabilir.

1 yorum: